9.02.2024

Batıni

   Bir şeylere kolay ulaşamamanın verdiği yorgunluk var. Çetrefil insanı güçlendirir derler ya aksine insanı yaşama düşman eder. Hayal etmemeyi öğretir.Kendine küstürür bazen. Ben bu kadarını da haketmiyorum dedirtir ve bu düşünce insana çok şey yaktırır.


Hayal etmek artık zorlu bir eylemse kişi için elinde olanla mutlu hissetmeyi öğretir kendine. Eldekiyle yetinme eylemi biraz da bunun için züğürt tesellisi... Hayalin gerçekleşmeme yıkıntısını, hayal edememe durumundan daha fazla yeğlerim. Ben düşlemeyi kaybetmiş olmayı sanırım haketmedim. 


Daima eşikte kalan hisler...  Dolu dolu kahkaha atamamak, hüngür hüngür keyifle ağlayamamak mesela. Kalbini açmamak tamamen baskılamak ve hatta. Bedene tanınan bedenime hediye ettiğim bu özgürlüğü ruhumdan, kalbimden esirgemek.. Ben bu kadar sınırlamayı sanırım haketmedim.


Kirpiklerimin arasında düşmeyi bekleyen bir damla var daima... Ben bu damlayı var edebilecek, bu kadar uzun muhafaza edebilecek biri değildim. Güç kavramı olgunlaştığında öyle her zaman kendini belli etmiyor. Karakteri büyütebilmek için belki de. Ben bu olgunluğu bu kadar erken yaşamayı sanırım haketmedim. 

23.10.2023

ANLATICI

 




                           Anlatıcı olmayı seviyorum,yaşamayı değil. Gözlemlemeyi seviyorum,gözlemeyi değil.Anlamayı seviyorum,anlaşılmayı deli gibi arzularken...

                            Karakter bir yerden sonra kendi yolunu çizer bütün kitaplarda,filmlerde,sahnelerde. Fimlerde yazanı yansıtırken değişir,kitaplarda okuyucu hayal ederken yönünü değiştirir hissedilmesi gereken duygunun.Bir karakter olmanın ağırlığı budur işte. Tasvir edilemez, belki eksik, yanlış yorumlanır  yada olmayan mekanın,zamanın ve hatta olayın içinde bulur kişi kendini.Kontrol edemez,kontrol edilemez.

                             Ama anlatıcı olmak öyle değil.Derine inersin.Sen anlatırken oluşur mekan,karakter ve duygu.Senin anlattığın somut bulur.Betimlemelerle şekillenir büyük resim. Tek bir anlam çıkar ve etrafında çeşitlenir.

                              Anlatıcı olmayı seviyorum.Gözlemimi gözletmeyi,anlattığımla anlaşılmayı ve anladığımda anlatmayı....

20.09.2023

GÖRMEK

                   




                          Güneşin yüzünü göstermeyi bıraktığı,hakimiyeti küçük,görsel şöleni bol, 

   hayal kurdurma meziyetine çokça sahip yıldızlara bıraktığı saatlerde,tüm günün yorgunluğu üzerine 

çökmüş çocuk parkını,sanki ona nispet yapar gibi sakinliğe,dinlenmeye kucak açan banktan, onu 

anlatmak,onu izlemenin rahatlatıcı etkisini gösterebilmek niyetim. Hemde yazıyla...


                         Hem bu kadar keyif verip hem de çocuklarda yaralar açan bu çocuk parkının 

biraz yorgunluğu üzerinde bugün.Bu aralar fazla kalabalık. Ebeveynlerin müsait olduğu zamanlarda 

aktifleşiyor,çocukların değil.Etrafı ağaçlarla çevrili parkın ortasında ,birbirine bağlı üç kaydırak var;

biri sarı, aşağıya kıvrımlı inen ,baş döndürücü, sanıyorum kaydırakların en gözdesi.Hemen yanında

daha kısa,düz inen kırmızı.Bir diğeri ise uzun ve bir hayli dik.Merdiven basamaklarını tırmanarak 

zirveye ulaşıp birkaç saniyede zemine ulaşmak hayatın biraz da temsili...


      Yaşlanmışlar,dışa bakan yüzeylerde yaş almanın tahribatı var.Güneşin

hoyratlığından nasibini alacak kadar uzun süre önce yapıldıkları belli.Solmuşlar. Merdivenlerin

 demirleri de yağmura karşı koyamayıp onun paslandırmasına izin vermişler gibi.Tahterevalli var

 parkın çıkışına doğru.Bugün kaç defa bir taraf diğerine üstün geldi kim bilir? Yanındaki salıncaksa

 kuyruklar oluşturmuş bugün yaş sınırı olmayan tek şey parkta,herkese kucak açmış. Ama sanırım sıra

 şuan büyüklerde...

 

                                Bakmakla görmek dedikleri... Bir çocuk parkını betimlemek,onu benden 

anlatmak, belki bir yüzleşme,belki bir derinleşme... Uzaktan bakan biz yetişkinlerin belki de özlemi..

Kim bilir ?


                                                

9.07.2023

HÜSN-İ TALİL

                           


                    Hüsni talil sanatı şöyle geçer tanımı; herhangi bir olayı gerçek edenin dışında daha güzel ve hayali bir nedene bağlayarak açıklama.

             Görebilmekle başlar her şey güzelin ötesini, acının soyutluğunu. Sanatta böyle bir şeydir ya her şeyi anlamlandırabilenin yapabileceği bir eylem. Dile getirebilmek o güzelliği hatta belki de resmedebilmek sende ki hissiyatı. Tam da böyle bir şey işte hayatta her kötüyü güzel bir sebebe bağlama alışkanlığı .Gerçeği kabul ederken güzel bir nedene bağlamak değil miydi hazmederken yaptığımız. Hafifletirdi hissettiğimizi süslü betimlemeler,benzetmeler. Aslını inkar etmek değildi derdimiz aksine aslını kabul edebilmek. 

 Sanatın ta kendisi olmuşuz fakına varmadan...

13.06.2023

YAP-BOZUN EKSİK PARÇASI

  




                             Şöyle bir cümleye denk geldim bugün ; 

       ' Hiçbir şey yarım kalmaz,yarım kalan her şey eninde sonunda tamamlanır'

Belki de sonu bizi cezbetmediğinde veyahut mutlu sonla bitmediğinde yarım kalmış hissiyatına kapılıyoruz. Bu cümleyi bundan birkaç ay önce deselerdi bu farkındalığa erişeceğimi hissetmiyorum.

Öyle ya yarım kalmış hissinin can acısı başka ama hayat o yarımı tamamlama fırsatı verdiğinde,neticeye ulaştığında gözyaşı ve kahkahının terazideki yeri aynı.. netice tekrar gözyaşı olduğunda aslında hiç  olmayışı görmeyi sağlayan hediye. Senelerce eksik kaldığına üzüldüğüm bir masalı tamamlama fırsatı verildiğinde bana, "keşke öyle kalsaymış" dediğimde anladım bu cümlenin anlamını. 

 Bazen aynı kişiyi,bazen aynı olayı önüne getirerek anımsatıyor maziyi hayat. Sen hala burdasın dercesine.Ama biz genelde bunu iyiyle sonuçlandırmanın peşine düşüyoruz. sanki eksik kalan daima iyiyle tamamlanırmış gibi.Yanılsamaların en tuhafı ve belki de hala eksik hissetmenin en büyük sebebi...Belki hala tamamlandığının farkında değilsindir ?

 Hayat gerçekten sana eksik parçayı mutlaka uzatıyor bir yap-boz misali. Çerçeveletip duvara asmak galiba bizim elimizde.


SEBEBİ ZİYARETİMİZ BELLİ

                   




                        Merhabaaa.... Eskilerden kim kaldıııı... yeniden başlayabilir miyiz bi deneyelim.

 Sonbaharın ağaç yapraklarını fütursuzca savurduğu gibi savurdu hayat ve ben en sevdiğim aktiviteme, büyük bir hevesle açtığım bloguma geri dönmeyi istemeyecek kadar hızlı ve bir o kadar da enerjik zamanlar geçirdim. Hep dramatik değil ancak bolca trajikomik zamanlar... İyi bir gözlemci aynı zamanda iyi bir hayal gücüne sahip , bir cümleden bin anlam çıkarıp paragrafa döken biri olduğumdan açmıştım behri zamanında bu hesabı. şimdiyse kafam koskoca bir hayat ve bu yüzden artık cümlelere dökmekte zorlandığımı hissettiğimden ne varsa silip yok etmiştim. şuan anlıyorum ki cümlelere dökmekle toplanıyormuş her şey... Kocaman bi hoşgeldin :)